
Tarihte İz Bırakan Çiçekler
Âdem’in Havva’ya çiçek uzatması, en az Havva’nın Adem’e elma uzatması kadar resmedilmiştir. Doğanın insanlara hediyesi, Tanrı’nın yeryüzünü renklendirmek için yarattığı güzelliklerdir çiçekler. İnsanoğlunun olduğu her yerde çiçekler de vardı; hem de hiç kaybetmedikleri anlamları ve güzellikleri ile… Çiçeklerin geçmişten günümüze taşıdıkları anlamları, auraları var bir de… Bu yazımızda tarihte iz bırakan çiçeklerin hikayeleri sizleri bekliyor.
Napolyon’un en sevdiği, onun için en özel olan çiçek menekşedir mesela. 17. ve 18. yüzyıl İngilteresinde karanfil, yüksek fiyatı sebebiyle altınla eşdeğermiş. Mısır papirüslerine bakılırsa, güllerin mezarlara yerleştirilmesi Kleopatra zamanına kadar uzanıyor… Evet, çiçeklerin anlamları varda; nereden geliyor peki bu anlamlar? Çiçeklerin geçmişte nelere kadir olduğunu merak edenlere özel, tarihte iz bırakan çiçekler yazımıza başlıyoruz!
Tarihte Önemli Yer Edinmiş Çiçekler
Çiçekler, tarih boyunca yalnızca doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda kültürel, dini ve sembolik anlamlarıyla da önemli bir yer edinmiştir. İnsanlık, çiçekleri farklı dönemlerde hem süs eşyası hem de anlam yüklü objeler olarak kullanmış, bazen sevgi ve saygı göstergesi, bazen de ritüel ve törenlerin bir parçası olarak değer kazanmıştır. Şimdi gelin bu özel çiçeklere daha yakından bakalım.
Menekşe

- Napolyon, Josephine ile evlendiğinde Josephine menekşelerle süslenmiş düğünde. Ve her evlilik yıl dönümünde de Napolyon’dan bir buket menekşe gelmiş kendisine. Bonapartistler bu sebeple menekşeyi amblemleri olarak seçmişler. 1814’te Napolyon St.Helena adasına sürülmeden önce Josephine’in mezarını ziyaret etmek istemiş. Öldüğü zaman boynunda bir madalyon varmış. Josephine’in mezarından aldığı menekşelerle süslenen bir madalyon… O zamandan beri değişik bir aşkı simgeler menekşeler.
- Menekşe, tarihsel bağlamda yalnızca Napolyon ve Josephine’in aşkıyla özdeşleşmemiştir; aynı zamanda sadakat ve hatıra gibi temalarla da ilişkilendirilmiştir. Çiçek, romantik anlamı dışında, birçok kültürde zarafet ve nezaketi simgeler. Avrupa’da özellikle 18. yüzyılda, menekşelerin aşkı ve sadakati temsil ettiği düşünülüyordu. Ayrıca, menekşe birçok batıl inançta da yer bulmuş, bazıları menekşenin uğurlu bir çiçek olduğuna inanmışlardır.
- Josephine’in ve Napolyon’un menekşe ile olan özel bağları, bu çiçeğin zamanla daha derin anlamlar kazanmasına yol açmıştır. Bugün menekşe, hem tarihsel bir aşk hikayesinin hem de çiçeklerin evrensel dilinin bir parçası olarak anılmaktadır.
Aster – Yıldızpatı çiçeği

- Aster, tarih boyunca iyileştirici gücü ve derin sembolizmiyle tanınan bir çiçektir. Eski Avrupa’da, Fransız askerlerinin mezarlarına bırakılan bu çiçek, kayıp ve yasla bağlantılı olarak anlam kazanmıştır. Aster, “Her şey keşke farklı olsaydı” anlamında kullanılan bir sembol haline gelmiştir, çünkü geçmişte yaşanan acıların ve kayıpların ardından umut ve iyileşme arayışını simgeler.
- Aster, aynı zamanda sadakat ve sevgiyle de ilişkilendirilir. Çeşitli renkleri ve farklı anlamlarıyla, bu çiçek, birçok kültürde bir sevgi ifadesi olarak kullanılmaktadır. Bunun yanında, iyileştirici etkisinin yanı sıra, Aster aynı zamanda koruyucu bir güç olarak da kabul edilmiştir. Bu nedenle, hem bireylerin ruhsal iyileşmesi hem de toplumsal huzurun simgesi olarak sıkça tercih edilmiştir.
- Bugün, Aster hala kayıp ve yasın ardından umut ve iyileşmeyi simgelerken, aynı zamanda güçlü ve dirençli bir doğanın da sembolüdür. Bu çiçek, kayıplardan sonra bile hayata tutunmanın ve yeniden başlamanın bir sembolü olarak, duygusal iyileşmenin gücünü hatırlatır.
Calendula – Aynisafa çiçeği

- Calendula, tarih boyunca çok yönlü kullanımı ile bilinen bir çiçektir. Roma İmparatorluğu döneminde, bu çiçek sirke ile karıştırılarak etlere tat ve lezzet vermek için kullanılmıştır. Aynı zamanda, Aynisafa çiçeği, Roma mutfağında bir baharat olarak da değer görmüş, yemeklere doğal bir aroma katmak için tercih edilmiştir. Ancak bu çiçeğin gücü yalnızca mutfakla sınırlı kalmamıştır. Tohumlarının yara iyileştirici özellikleri, eski zamanlardan beri tıp alanında kullanılmış ve bu çiçek, merhem olarak yaranın hızla iyileşmesini sağlamak amacıyla tercih edilmiştir.
- Aynisafa’nın sağlık üzerindeki etkileri Roma döneminde daha da derinleşmiştir. Diş ağrısına karşı şifalı etkisi ilk olarak o dönemde keşfedilmiş ve halk arasında bu çiçek, diş ağrısı için doğal bir tedavi aracı olarak yaygınlaşmıştır. Aynisafa, sadece fiziksel iyileşme değil, aynı zamanda rahatlama ve denge sağlama konusunda da önemli bir yer tutar. Günümüzde de yara tedavisinden cilt bakımına kadar geniş bir yelpazede kullanılmaya devam eden Aynisafa, eski Roma’nın tıbbi bilgilerini ve doğal şifa yöntemlerini günümüze taşımaktadır.
Karanfil

- Karanfil, tarih boyunca hem sembolik anlamlar taşıyan hem de özel ritüellerde yer alan bir çiçek olmuştur. Yunanlılar, taç giyme seremonilerinde bu çiçeği kullanarak, gücün ve kudretin simgesi haline getirmişlerdir. Karanfil, sadece görsel estetiğiyle değil, aynı zamanda anlam yüklü simgesiyle de toplumlar için önemli bir yer edinmiştir. Yunanlılar için karanfil, başarıyı ve yüksek mertebeleri temsil etmiş, bu nedenle kraliyet ailesinin taç giyme törenlerinde karanfiller tercih edilmiştir.
- Çin İmparatorları ve aristokratları, MÖ 3. yüzyılda karanfili ağız kokusunu gidermede doğal bir çözüm olarak kullanmışlardır. O dönemde, Çin sarayına giren her misafire, ağız kokularını gidermeleri için karanfil ikram edilmeden görüşme yapılmazdı. Bu, karanfilin sadece estetik değil, aynı zamanda hijyenik bir değeri de taşıdığının erken bir örneğidir. 17. ve 18. yüzyılda İngiltere’de ise karanfil, o kadar değerli ve nadir bulunur bir çiçek haline gelmiştir ki, fiyatı altınla eşdeğer sayılırdı. Bu dönemde, karanfil zenginliğin ve prestijin bir göstergesi olarak, yüksek sosyo-ekonomik sınıflar tarafından tercih edilmiştir. Karanfilin tarihsel zenginliği ve anlamı, onu yalnızca dekoratif değil, aynı zamanda kültürel bir miras haline getirmiştir.
Krizantem

- Krizantem, tarih boyunca hem şifalı özellikleriyle hem de kültürel anlamlarıyla önemli bir yer edinmiş bir çiçektir. Japonya’da, bu çiçek, uzun ve sağlıklı bir yaşamın sembolü olarak kabul edilir. Krizantem, Japon halkı tarafından şaraba karıştırılarak içilmiş ve böylece bu çiçek, yaşam enerjisi ve sağlığı destekleyen bir içecek olarak kullanılmıştır. Japon kültüründe, krizantem aynı zamanda “uzun ömür” ve “iyi şans” anlamlarına gelir ve halk arasında sıkça bu çiçekle ilişkilendirilen geleneksel ritüeller bulunur.
- Çin’de, M.Ö. 15. yüzyıla kadar, krizantem, bitkisel tedavilerde ve bahçe düzenlemelerinde kullanılıyordu. Çinliler, krizantemin hem estetik hem de tıbbi özelliklerinden faydalanmışlar ve çiçeği özel olarak yetiştirmişlerdir. Krizantem, Japonya’ya ise büyük ihtimalle M.S. 8. yüzyıl dolaylarında getirilmiş ve orada hızla kültürel bir sembol haline gelmiştir. Japon İmparatoru, krizantemi resmi mührü olarak kabul etmiş ve bu çiçek, devletin kudretini ve uzun ömrünü simgeleyen bir işaret olarak kullanılmıştır. Krizantem, Japonya’da İmparatorluk ailesinin de sembolüdür.
- Ancak krizantemin kültürel anlamları sadece Japonya ile sınırlı kalmaz. İtalya’da ise bu çiçek, ölümün ve yasın simgesi olarak kabul edilir. İtalya’da özellikle All Souls’ Day (Ölüler Günü) gibi etkinliklerde, krizantem çiçekleri mezarlara bırakılır ve ölülerin anısını yaşatmak için bu çiçeklerin kullanılması yaygındır. Krizantem, farklı kültürlerde hem hayatı hem de ölümü temsil eden bir çiçek olarak, tarih boyunca önemli bir yer edinmiş ve birçok farklı anlam taşımıştır.
Papatya

- Papatya, yeryüzünde var olduğu düşünülen en eski çiçeklerden biridir ve yaklaşık 4000 yıldır doğada yer almaktadır. Bu zarif çiçek, tarih boyunca birçok kültürde önemli bir yere sahip olmuştur. Mısır’da, papatya çiçekleri ve desenleri, antik seramiklerde sıkça yer almış ve bu çiçek, hem estetik hem de sembolik bir değer taşımıştır. Mısırlılar için papatya, güzellik ve doğanın saf haliyle ilişkilendirilmiş, sanat ve tasarımda sıklıkla kullanılmıştır. Ayrıca Girit Adası’ndaki Minoan Sarayı kazılarında, papatya çiçekleriyle süslenmiş saç tokaları bulunmuş, böylece papatyanın sadece bir bitki değil, aynı zamanda günlük yaşamın bir parçası haline geldiği görülmüştür.
- Papatyanın tarihi, ona dair pek çok efsaneye de ev sahipliği yapmaktadır. Bir efsaneye göre, papatya çiçeğini gökyüzü tanrıçası Asterea yaratmıştır. Asterea, bir gün tanrılar diyarından gökyüzüne bakarken, hiç yıldız görmediğini fark eder ve ağlamaya başlar. Tanrıçanın gözyaşları, gökyüzüne düşer ve bu güzel çiçeklerin ortaya çıkmasına sebep olur. Bu nedenle, papatya, bazı kültürlerde gözyaşlarının ve kayıpların sembolü olarak kabul edilir, ancak aynı zamanda umut ve yenilenmenin de simgesidir. Papatyanın zarif yapısı, ona anlam katarken, doğadaki en saf ve doğal unsurları simgeler.
- Bugün, papatya hâlâ sevgi, sadakat ve temizlikle ilişkilendirilir ve birçok kültürde hediye olarak veya çiçek aranjmanlarında kullanılmaktadır. Hem eski zamanların hem de modern zamanların çiçeği olan papatya, tarih boyunca insanlara hem estetik hem de duygusal anlamlar sunmuştur.
Gül

- Gül, Asya’daki bahçeleri süsleyen ve yaklaşık 5000 yıldır kültürel ve sembolik bir öneme sahip olan bir çiçektir. Tarih boyunca pek çok medeniyetin vazgeçilmezi olmuş ve her kültürde farklı anlamlar taşımıştır. Eski Mezopotamya’da, Kral Sargon I’in bir askeri keşif gezisinden dönerken yanında bir sürü gül ağacı getirdiği söylenir. Bu gül ağaçları, Mezopotamya’nın büyüleyici bahçelerinde yetişmeye başlamış ve zamanla bu bölgedeki kültürel mirası süslemiştir. Çin’de de güllerin tarihi oldukça eskiye dayanır; Konfüçyüs, bir yazısında Çin’de gül kültürü hakkında 600’ün üzerinde kitap yazıldığını belirtmiştir, bu da güllerin Çin kültüründe ne denli önemli bir yer tuttuğunu gösterir.
- Güllerin Batı dünyasına tanıtılması ise Yunanlılar tarafından olmuştur. Roma İmparatorluğu zamanında, Yunanlılar gülleri, zarafetleri ve hoş kokuları sayesinde Roma’ya taşımış ve bu çiçek, Roma’da hızlıca popülerlik kazanmıştır. Güllerin Mısır’daki etkisi ise Kleopatra dönemine kadar uzanır; Mısır papirüslerine bakıldığında, güllerin mezarlara yerleştirilmesi uygulamasının bu döneme dayandığı görülür. Gül, zamanla ölüler için bir hatıra, hüzün ve saygı sembolü haline gelmiştir. Roma İmparatorluğu zamanında ise gül, hem estetik hem de sembolik anlamlar taşıyan bir çiçek olarak, aristokratlar tarafından sıkça tercih edilmiştir.
- Hristiyanlık döneminde ise gül, başlangıçta paganizmle ilişkilendirilmiştir. Hristiyanlar, gülleri genellikle pagan bir sembol olarak görmüş ve bu çiçek, bazen pagan tanrılarının ve ritüellerinin bir işareti olarak kullanılmıştır. Ancak zamanla, gülün anlamı değişmiş ve Hristiyanlıkta, özellikle Meryem Ana’nın sembolü olarak kabul edilmiştir. Bugün gül, aşkın, güzelliğin, tutkunun ve sadakatin simgesi olarak dünya çapında tanınan ve sevilen bir çiçek olmuştur.
- Gülün tarihsel yolculuğu, ona ait olan sembolik anlamları da derinleştirmiştir. Eski uygarlıklardan günümüze kadar, gül, hem estetik hem de manevi anlamlar taşıyan bir çiçek olmuştur. Hem antik zamanlarda hem de günümüzde gül, insanların duygusal ve kültürel dünyasında derin izler bırakmıştır.
Poinsettia – Atatürk çiçeği

- Poinsettia, halk arasında “Atatürk çiçeği” olarak da bilinir ve bu çiçeğin tarihi, 1928 yılına kadar uzanır. Meksika’daki Amerikan Büyükelçisi Dr. Joel Roberts Poinsett, bu güzel çiçeği Amerika’ya ilk kez getiren kişidir. Poinsett, Meksika’da gördüğü bu parlak kırmızı çiçekleri çok beğenmiş ve onları Amerika’ya taşımaya karar vermiştir. Çiçek, zamanla Amerikan halkı tarafından büyük bir ilgiyle karşılanmış ve Poinsett’in adını alarak “Poinsettia” olarak anılmaya başlanmıştır.
- Meksika’da ise Poinsettia, özellikle Noel kutlamalarıyla özdeşleşmiş bir çiçektir. Meksika’daki yerel efsanelere göre, Poinsettia, Noel zamanı için seçilen bir çiçektir ve bu çiçeğin kırmızı yaprakları, kutlamaların sıcaklığını ve neşesini simgeler. Meksika’nın Noel geleneklerinde, bu çiçek, iyiliğin, sevginin ve barışın simgesi olarak kullanılır. Ayrıca, Meksika’da Noel zamanı “Flor de Nochebuena” (Noel Çiçeği) olarak bilinen Poinsettia, halk arasında büyük bir saygı görür.
- Atatürk çiçeği olarak da bilinen Poinsettia, Türkiye’de 1930’larda popülerlik kazanmış ve Türk halkı tarafından sıkça tercih edilmeye başlanmıştır. Bugün, bu çiçek, özellikle yılbaşı süslemelerinde ve Noel kutlamalarında kullanılsa da, zarif görüntüsü ve simgesel anlamı nedeniyle yıl boyu birçok farklı etkinlik ve organizasyonda yer bulur. Poinsettia, hem Meksika’nın Noel kültürünün bir parçası hem de Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ne kazandırdığı güzelliklerden biri olarak tarihteki yerini almıştır.
Tarihte iz bırakan çiçekler yazımımız burada sona eriyor. Sevdiklerinizin kalbinde iz bırakacak çiçekler için ise Çiçeksepeti’ni ziyaret edebilirsiniz. Okumayı seveceğiniz diğer bazı yazılarımız:
- Bodrum Papatyası Ekimi, Bakımı ve Özellikleri
- Anason Bitkisi Bakımı, Özellikleri ve Ekimi
- Akasya Ağacı Bakımı, Özellikleri ve Hikayesi
- Ağaç Minesi Bakımı, Özellikleri ve Hikayesi
- Acem Halısı Çiçeği, Bakımı, Özellikleri, Hikayesi, Kullanım Alanları
- Manolya Ağacı Özellikleri, Hikayesi, Ne Zaman ve Nasıl Ekilir?



