Saçlarındaki Çiçeklerle Bitmeyen Bir Akımın Öncüsü; Frida Kahlo
Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderon, bilinen adı ile Frida Kahlo. Talihsiz yaşamı, kendini resmettiği eserleri ve sıra dışı imajı ile tabuların çok ötesinde Meksikalı kadın ressam.
Çalkantılı özel hayatı, siyasi görüşü ve acı dolu yaşamı ile Frida Kahlo 47 yaşında veda etmiş dünyaya. Acı dolu dediysek yalnızca duygusal olarak yaşanan bir acı değil, bedeninin her noktasında hissetmiş acıyı. Güzellik kavramına meydan okurcasına dokunmadığı kaşlarının ortası, dudak üstü tüyleri ve saçlarına taktığı çiçekler ile vefatının üzerinden 60 yıldan fazla geçmesine rağmen hiç popülerliğini kaybetmedi Frida. Eserleri, sözleri ve yaşamı ile hep söz ettirdi kendinden.
Ölmeden önce üne kavuşan nadir ressamlardan olan ve Picasso’nun “Biz onun gibi insan yüzleri çizmeyi bilmiyoruz.” dediği Frida’yı gelin kendi cümleleri ile biraz daha yakından tanıyalım.
1- “Ben aşkın, acının ve devrimin kadınıyım.”
Tüm hayatı acı ile geçti Frida Kahlo’nun. 6 yaşında geçirdiği çocuk felcinden sonra bir bacağı kısa kaldı ve ona “Tahta bacak Frida” dedi arkadaşları. Bu rahatsızlığı onu tıp okumaya yönlendirdi. Okulun tarihindeki ilk kız öğrenci oldu Frida. İlk devrimiydi belki bu ancak kısa sürdü. Bindiği otobüs bir tramvayla çarpıştı ve karnının sok kısmından cinsel organına inen bir çubuk girdi Frida’nın zayıf bedenine. Ardından bir dizi ameliyat oldu Frida. 30’dan fazla operasyon geçirdi bedeni.
Bir büyük kazası daha oldu Frida’nın. Onun ise adı aşktı… Bunu daha sonra resimleri ile ve cümleleri ile defalarca ifade edecekti.
2- “Kendi portremi resmediyorum çünkü çoğunlukla yalnızım, çünkü en iyi tanıdığım insanım.”
Yalnızlığı en iyi dostuydu Frida’nın. Biricik aşkı ve acısı Diego hayatına girdiğinde de durum değişmedi. Kendinden yaşça hayli büyük olan Diego ile evlilikleri başlangıcından bitişine kadar olaylı idi. İçinde sadakatin eksik olduğu bu evlilik bir kere sonlandı ancak ardından tekrardan yaşandı. Fakat bazı şeyler hiç değişmedi. Mesela Frida’nın yalnızlığı…
3- “Beni anlamadın demeyeceğim. Beni anladın. Zaten en dayanılmaz acı buydu. Sen beni anladın. Anladığın halde canımı yaktın.”
Bir mektubunda “Benim acı çeken bir yüreğim var Diego. Seni sevmeye başladığım o günden beri, acı çeken bir yüreğim var. Beni anlamadın demeyeceğim. Beni anladın. Zaten en dayanılmaz acı buydu. Sen beni anladın. Anladığın halde canımı yaktın Diego…” yazıyor Frida. Kendini her defasında darmadağın eden ancak aşkından vazgeçemediği Diego’suna… Aşk affetmektir diyerek her defasında affettiği, ancak onunla da onsuz da acı içinde yaşamaktan kendini çekemediği Diego’suna…
4- “Senin çirkin olduğunu söyleyen annemden nefret ettim. Sana benim gibi bakamayan herkesten. Senin güzelliğini görememelerini anlayamadım hiç…”
Frida ile Diego’nun evliliği yaş farkı haricinde teoride kusursuz bir eşleşme olarak görülebilirdi. Biri Meksikalı Michalangelo olarak bilinen Diego Rivera, diğeri ise yıllar sonra Picasso’nun bile saygısını gören Frida olacaktı. Ancak Frida’nın annesi dahil herkes bu evliliğe tepkili bakıyordu. Hatta annesi onların birlikteliğini bir güvercin ile filin birlikteliği olarak yorumluyordu.
Frida, kendisinden tam 21 yaş büyük olan komünist bir ressamın üçüncü eşiydi ve diğer evliliklerinden olduğu gibi Diego yine sadakatini korumayacak bunu da hiç saklamayacaktı.
5- İyileşmek mi? Ama ben hasta değilim ki. Kırık döküğüm. Aynı şey değil, anlıyor musunuz?
Acıları hiç geçmedi Frida’nın. Bedeni sürekli yeni bir acı ile gülümsüyordu ona. Kazadan 2 sene sonra yürümeye başlayan Frida ölene kadar bu kazanın izlerini bedeninde ve ruhunda taşıyacaktı. En çok istediği şeylerden biri Diego’ya bir evlat vermek olan Frida, art arda düşürecekti bebeklerini.
Frida’nın zayıf bedeni bir evlat taşıyamayacak kadar yorgundu gencecik yaşına rağmen.
6- “Başıma gelen en iyi şey, acı çekmeye alışmaya başlamam.”
Acı çekmeye alışmaya başlamıştı artık Frida ve yalnızca resim yapıyordu. Bir gün kesmişti saçlarını ve oturup çizmişti yine kendi portresini. Bu da onun bir çeşit acıya protestosuydu.
7- “Hayatımda iki büyük kaza geçirdim; biri Diego’ydu ve diğerinde ise bir tramvay az daha beni öldürüyordu. Diego kesinlikle çok daha yıkıcıydı.”
Diego hiçbir evliliğinde sadık değildi. Buna Frida’da dahildi. Ona aşık olması bir başkası ile ilişki yaşamasına engel olmadı hiç. Frida da aynı şekilde karşılık vermişti ona. 10 yıl süren evlilikleri sonrasında ayrılmaya karar verdiler. Bu ayrılık 1 sene sürdü ve sonrasında tekrar bir araya geldiler.
8- “Rüyaları ya da kâbusları asla resmetmedim. Resmettiklerim benim kendi gerçeklerimdi.”
Tıp öğrencisi olmaya heveslenen Frida yatağa düştükten sonra onu neşelendirmek için babası resim malzemeleri getirmişti yatağına. Bir platforma oturtmuştu tuvali ve annesi kendini rahat görebilsin diye yatağının tepesine bir ayna asmıştı Frida’nın. Frida ilk resimlerini orada çizmişti ve yattığı 2 sene içerisinde kendini iyice geliştirmişti.
Yıllarca devam etti Frida’nın otoportrelerini resmetmetmesi. Her acısını bir resme gizledi Frida yıllarca… Her biri gerçek hikayelerdi bu resimlerin.
9- “Senin sevmediklerini de sevdim ben Diego. Neden sevmediğini anlamak için, onları… Sevdim !!! Ya da sevmeye çalıştım… İçimdeki, sana dair olan öfkeyi dindirmek için yaptım belki. Öfkem dinmedi Diego.”
Üst üste 3 defa kürtaj oldu Frida. Bunların hepsi de çocuğunun düşmesi sonucu yaşandı. 3 defa ümitleri elinden kaydı Frida’nın, anne olma hevesi 3 defa öldürüldü. Ama Frida’yı esas öldüren Diego’nun ihanetlerinden biriydi. Bu sefer göz yumamadı Frida, çünkü kendi kız kardeşi ile aldatmıştı Diego onu. Kocasından gördüğü şiddet sonrasında Frida’nın yanına sığınan güzeller güzeli ablası, kendi canı bir anlık hata ile uymuştu şeytana ve bunu ne kendi ne de Frida ömürleri boyunca unutamayacaklardı.
Bu olayın ardından Diego’yu terk etti Frida. Ondan boşanmadı ama terk etti. Saçlarını kısacık kestiği o portre, bu ayrılık sonrasında resmedildi Frida’nın. Ardından boşandılar fakat boşanmadan 1 sene sonra tekrar bir araya geldiler. Kader onları birbirlerinden çok uzak tutamıyordu.
Frida o ayrılık esnasında başka bir ilişki yaşadı ancak birlikte olduğu kişi onun Diego’dan hiçbir zaman vazgeçmeyeceğini anladığında üzülerek uzaklaştı Frida’dan.
10- “Bütün bedenler çürüyor aslında Diego’m. Eskiyor bütün bedenler. Ama acı çeken yüreği var ise bir bedenin, daha hızlı çürüyor o beden.”
Yaralı bedeni beklediğinden çok daha uzun süre idare etmişti Frida’yı. Son günlerinde yataktan çıkamaz hale gelmişti ve bir bacağından da vazgeçmesi gerekmişti. Çok büyük bir sergisi açıldı ölmeden kısa süre önce. Yatağında da olsa katıldı Frida o sergiye. Cesedinin yakılmasını istedi Frida Kahro . Bunun sebebi de bedeninin daha fazla yatmasını istememesiydi.
Saçlarındaki çiçekleri hayatının her anında eşlik etti Frida’ya. Kim bilir, belki de solan bedeninin hala güzel olduğunu kendine inandırma şekliydi, solan ve etkileyici olan çiçekler. Zamanının güzellik yanılsamalarını elinin tersi ile itmiş, bedeninin her detayını olduğu gibi kabullenerek sevmiş Frida. Her zaman güçlü olmuş ve yaşamaktan vazgeçmemiş.